Page 31 - Sektörel Bakış_2. Sayı_28.05.2018
P. 31
31
Asıl üzerinde durulması gereken önemli husus,
madencilik faaliyetlerinde ÇED Yönetmeliği kapsamında
kapama sonrası izleme sürelerinin, Maden Kanunu’nun
tanımış olduğu ruhsat hakkı süreleri ile örtüşmemesidir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, ÇED Yönetmeliği
EK-1 listesinde yer alan faaliyetlerin Nihai ÇED Raporlarında,
faaliyetin arazi hazırlık, işletme, kapama ve kapama sonrası
izleme süreleri ile ilgili olarak 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl ve/veya
30 yıllık izleme yapılması için taahhütler verilmesi talep
edilmektedir.
Özellikle ruhsat sahası içerisinde, 26.03.2010 tarih ve 27533
sayılı Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik
çerçevesinde 1inci ve 2nci sınıf olarak tanımlanmış bir atık
barajı mevcut ise bu süre 30 yıl olarak belirlenmektedir.
Himmetdede Altın Madeni
Ancak Maden Kanununa göre bir ruhsat için verilen işletme
izni süresince ya da izin süresinden daha kısa zaman içerisinde
Yasal şartları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
rezervin tamamı üretilir ise ve devamında üretime değer
tarafından belirlenen kümülatif etki değerlendirme
rezerv bildirimi yapılamıyor ise ruhsat hakkı sonlandırılır.
süreci için yapılması gereken tüm çalışmalar ÇED
Bu durumda Nihai ÇED Raporlarında belirtilen uzun dönemli
yönetmeliği çerçevesinde hazırlanan ÇED raporları
izleme süreçleri için birbiri ile örtüşmeyen mevzuatların
içerisinde sunulmalıdır.
yarattığı problemler ortaya çıkabilir.
Faaliyet sahibi adına, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Ruhsat sahasında resmi hakkınız ortadan kalktıktan sonra tarafından yetkilendirilmiş olan firmalarca ÇED süreci
sahanın başka bir firmaya devredilmesi sonrasında bir önceki içerisinde, kümülatif etki değerlendirme çalışmaları
proje için izleme yapılabilmesi sıkıntılara neden olabilecektir. çevresel veri toplama sürecine paralel olarak
yürütülmelidir. Kümülatif etki değerlendirme çalışmaları
Sonuç olarak, ülkemizdeki altın madenciliği sektörü için gerekli olan çevresel parametrelere ait veriler ise yine
başta olmak üzere, tüm madencilik faaliyetlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve/veya taşra teşkilatları
izin süreçlerini sağlam temellere dayandırılabilmesi, tarafından hazırlanmalıdır.
yasal düzenlemelerin doğru çerçeve içerisinde
tanımlanabilmesi ile mümkündür. Bölgesel olarak faaliyet gösteren ya da ÇED Oluru almış
ileriye dönük olarak faaliyete başlayacak olan her türlü
Kişilerin uzmanlıkları doğrultusunda oluşturdukları sınırlar ve işletmeye ait veri bu şekilde resmi dayanak altına alınmış
bu sınırlar içerisinde yapılmaya çalışılan teknik araştırma ve olacaktır.
analizler ne kadar doğru ve bilimsel olursa olsun, yasal dayanağı
olmadığı sürece hukuk önünde her zaman zayıf kalacaktır. Dolayısıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yasal
Bu nedenle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından vakit düzenlemeleri gerçekleştirmesi, bölgesel veri tabanlarını
kaybetmeden “çevresel kümülatif etki değerlendirme”nin oluşturması sonrasında çevresel kümülatif etki
yasal çerçevesinin çizilmesi gerekmektedir. değerlendirme çalışmaları ÇED uzmanlarınca ÇED süreci
içerisinde tamamlanmış olacaktır.